banner102
 Bugünkü yazımızda bir anıyı gündeme taşıyacağız. 

Bugünlerde “Paralel Yapı” adıyla anılan yapıyı 35-40 yıl önce Merhum Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın nasıl teşhis ettiğini ve etrafını nasıl uyardığını gözler önüne seren bir anıyı anlatacağız. 

Böylece bu yapıyı 12 yıl güçlendirerek, himaye ederek, methü sena ederek büyütenlerin, el öpüp duasını almak için sıraya girenlerin, “bilmeden, dost zannederek, aldanarak” yapmış olduklarına dair sızlanmalarının ne kadar –hadi ihanet demeyelim- “gaflet, basiretsizlik, tecrübesizlik, bilgisizlik…” olduğunu da anlamış olacağız.

1980 İhtilali’nden bir iki ay öncedir. İlim Yayma Cemiyeti ataktadır. Yönetimdeki Milli Görüşçü kadro, yine Milli Görüşçü hayırseverlerden toplamakta oldukları zekat ve sadakalarla, yaklaşık 1200 öğrenciye burs vererek o zamanın rekorlarını kırmaktadırlar. Şimdi o kadrolarda görev yapmış bulunan Sultanbeyli Eski Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak Bey’e kulak verelim:

Bir gün Erbakan Hoca’nın özel sohbetlerinde bulunan emekli asker Mustafa Doğanlı bizi ziyarete geldi ve dedi ki:

-Arkadaşlar, 1200 öğrenciye burs veriyorsunuz ama, bunların 600 tanesi Fethullahçıdır. Bu adam da devamlı papazlarla işbirliği içerisinde toplantılar yapıyor.

Biz de dedik ki, 

-Mustafa Bey, sen parti taassubu ile konuşuyor olmayasın? Fethullah Gülen (F.G) de Müslüman, bu öğrenciler de netice de din kardeşlerimiz. Bak Afganistan halkı parçalanmışlığı sebebiyle işgal edildi. Biz de böyle parçalanırsak, bizi de işgal ederler. İlim Yayma Cemiyeti olarak biz Müslümanların birliğini sağlamaya çalışmalıyız.

Aramızda bulunan Ali Rıza Tanrısever –F.G ile beraberliği vardı- cevap verdi:

-Hayır, F.G. de Milli Selamet Partili’dir. İnanmıyorsanız sizi görüştüreyim. 

Yaptığımız kısa müzakere’den sonra F.G ile görüşmeye karar verdik. Osman Öztürk, Nedim Urhan, Ben ve Ali Rıza Tanrısever’den oluşan bir heyetle Üsküdar’da bir öğrenci evinde ziyaretine gittik. Dedik ki:

-Fethullah hocam! Dört mezhep hak, imanda bir, amelde farklı. Ne biri diğerine kötü demiş, ne bir yerine bahane bulmuş. İmamı Azam İmamı Şafii’yi övmüş, İmamı Şafii de İmamı Hanbeli’yi övmüş. Hepsi birbirine daima güzel şeyler söylemişler. Afganistan’ın hali malum, Türkiye’de de aynı duruma düşmemek için, biz bütün İslami guruplarla görüşüyoruz. Siyasi yanı olmayan, sadece ilk kurulan bir hayır cemiyetinde müminleri bir araya getirmek için kolları sıvadık. Herkes, bütün tabanları evet diyor, tavanları da evet dedirtmek için sizinle görüşmeye geldik…

Birden bire sanki adamın kalbine bıçak saplamışım gibi döndü, elini göğsüne güm güm diye delirmişçesine vuruyor ve:

-Ben Erzurum’lu saray terbiyesi görmüş Kurt Hoca’nın torunuyum, sizin buraya ne maksatla geldiğinizi biliyorum!

-Hocam ne oldu, ayağına basılmış gibi ne bu feryat? Bak Ali Rıza Ağabeyi size MSP’li diyor!

-Hayır efendim!

O zaman dedim ki:

-Biz de olmadığınızı biliyoruz! Sizin masonlarla iş birliği yaptığınızı da biliyoruz, sizin Demirel’le görüştüğünüzü de biliyoruz! Seçimlere üç gün kalıncaya kadar, “biz partiler üstüyüz”, üç gün kala da, Adalet Partisi’ne oy verin dediğinizi de biliyoruz! Ama bu Ali Rıza Bey sizi MSP’li zannederek, İstanbul’da ki MSP’lileri toplayarak, onların parasını size aktarıyor. İlim Yayma Cemiyeti dururken parayı size aktarıyor! Şu iş ortaya çıksın, kimden yana olduğunuzu bilelim arkadaş! Ben kardeşim Ahmet’i sizin yurdunuza koydum, Milli Gazete okuyor diye çocuğu yurttan attınız! 

-Evet o paçavraları ben sokmuyorum, Milli Gazete’yi, Yeni Devir’i!

-Peki Milli Gazete’ye, Yeni Devir’e paçavra diyorsun da, Akis dergisine, ve Mason gazetelerine niye demiyorsun, kimden yanasın arkadaş sen?

Herkes şok halindeydi. Herkes bir şeyler diyordu:

-Bakın Müslüman Müslüman’nın yanında olur, bir Müslüman masonlarla iş birliği yapmaz! 

-Sen ne dediğini biliyor musun?

Bunlara karşılık eften püften şeylerle cevap vermeye çalışıyordu:

-Ya işte ben o zaman hastaydım, Cumhuriyet Gazetesi şöyle dedi, öbürü böyle yazdı, bizim siyasetle işimiz yok. Ben kendi prensiplerimce hareket edeceğim, ben nurcu değilim, ama nurcuları da kullanacağım, her guruptan adam çalacağım…

Bağırıp çağırmaya başladı. 5-6 saat bu minval üzere konuştuk ve sonuç alıncaya kadar onu bırakmıyoruz. Namaz vakti geldi. Dedik ki:

-Arkadaş kimden yana olduğunu belirleyinceye kadar buradayız! Namazdan sonra devam edeceğiz!

Ben imam oldum, namaza durduk. Namaz bitince baktık ki, Tanrısever’i de alıp çekip gitmiş. Biz kendi kendimize kalmışız. 

Biz bu görüşmeyi Yüksek Mühendis Kazım Savaş Bey vasıtasıyla Erbakan Hocamıza intikal ettirdik.

Rahmetli Erbakan Hoca kısa süre sonra Irak’tan İstanbul’a gelmişti. Siyonistler Irak’ı İran’dan önce, Türkiye ile savaştıracaklardı. Erbakan Hocamız apar topar Saddam ile görüşmeye gitmişti. Bu savaşı önlemek için. Havaalanından aldık, Fatih’te bir düğün salonunda özel toplantı yapacağız.

Besmele ve Fatiha’dan sonra söze başlayan Rahmetli Erbakan çok gergin idi: 

-İmamı Azam Efendimizden size selam getirdik! Saddam Siyonizm’i bilmiyordu, Elhamdülillah Saddam’a Siyonizm i öğrettik ve Türkiye ile savaşı önledik!..” 

Diye devam etti. Sonra da İlim Yayma Cemiyeti yöneticileri olarak bizi aldı, Osman Nuri Önügören’in evinde özel bir toplantı yaptık. 14 kişiyiz, bizi tek tek dinliyor. Konu F.G ve öğrenci bursları. Ben dedim ki:

-F.G. kesinlikle Siyonizm’in emrinde, masonlarla işbirliği içerisinde. Ali Rıza Ağabeyi bize MSP’li dir diyerek görüşmeye götürdü ama, konuşmalarımızda gördük ki, bu adamda çok değişik haller var! 

Benden sonra da hemen söz Ali Rıza Tanrısever’ deydi: 

-Ben önce nurcularla çalıştım, hatalarını gördüm vaz geçtim. Süleymancılarla çalıştım, hatalarını gördüm vazgeçtim. Şimdi Fethullah Hoca (nurcu diyemiyor) ile çalışıyorum, hatasını görürsem vaz geçerim!

Deyince Rahmetli Erbakan Hocamız patladı:

-Be hey patates kafalı, behey patates çuvalı! Allah bu adamı ıslah etsin! En çok bize yardım etmesi gerekirken, en çok ihanet eden ve Siyonistlerin emrine giren bu adamdır! Bunu bu kadar insan anlamış, biz anlamışız da, ayrıca bir de senin mi anlaman lazım!.. Derhal bu Siyonist ve Amerikan hayranından bursu keseceksiniz!

Böylece 600 öğrencinin bursunu kestirdi. Ta 35 sene evvel oldu bu olay. Sene 1980, bizim o toplantıdan on gün sonra da ihtilal oldu. İlim Yayma Cemiyeti’nin 103 tane şubesi vardı, hepsini kapattılar… Sadece genel merkez açık. Emekli bir albayı da başımıza kayyum tayin ettiler. Çok kötü şeyler oldu.

Şimdi bu güne geliyorum da Sayın Başbakan R.Tayyip Erdoğan kardeşimize hatırlatıyorum: 35 sene evvel Erbakan Hocamız bu talimatı vermişti. 1991’de, yani kendisi İstanbul İl Başkanı iken, il ve ilçe teşkilatları Yalova’da bir toplantı yapmıştık.  Orada ben bunları kendisine teferruatlı bir şekilde anlatmıştım.   Yani F.G’nin kim olduğunu, ne için çalıştığını, Erbakan Hocamızın onun hakkındaki bilgilerini aktarmıştım. Ne oldu? 35 sene sonra Hocamızın söylediği şeyleri ancak anlayabilmiş. Onu da tam anlayabildi mi acaba?

Ali Nabi Koçak’ın anlattıkları bunlar…

Yazımız uzadı, biliyorum ama, şu cümleyi de kurmazsak bu bilgiler havada kalmaz mı:

Bu hatıra göstermiştir ki: “Erbakan bizi 30 yıl aldatmış” diyerek AKP’yi kuran Sayın Başbakan’a çok önceden paralel yapı dediği bu harekat hakkında ilk elden bilgi aktarılmıştır. Bu gün de F.G. hareketinin 28 Şubat sürecinde yapmış olduğu ihanet derecesindeki muhalefetini belgeleri ile kamu oyuna teşhir edip suçluyorsa, iç yüzlerini çok iyi bilmekteydi. O halde bu hareketi bütün bunları bilerek 11 yıl besleyip büyütmesi, “her istediklerini vermiş olması” arkasından 12. yılında hiddet ve şiddet eşliğinde uyanmış gibi davranması, gaflet midir, dalalet midir, yoksa daha ileri bir şey midir?

Ne dersiniz?

DOST DARBELERİ

Sınırlı aklınla övünmek neyine?

Düşünce melekesi bir kuru maya! 

Bürütüsleri sokmuşsun her şeyine;

Kuru maya da başlamış kurumaya!

Ekrem Şama

[email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
baştürk 2014-06-09 15:57:34

sayın yazar.kamalak beyın stv dekı 4 gun önce programını dınlemenı ısterım.paralel yapının nasıl övüldüğünü lütfen seyredınız.

Avatar
baştürk 2014-07-10 10:10:19

bugünkü saman gazetesının manşetınede bakabılırsın.bu yol nereye kardaş.

Avatar
adem kutlu 2014-07-26 13:23:19

senin soy ismin baştürk değildir herhalde gerçek ismini yaz

Avatar
taha 2014-09-19 18:04:49

erbakan hoca tayyip erdoğan içinde israil uşağı . proje adam demişti . hatırlarmısınız . ayrıca fg hakkında yazdıklarınızın tamamen uydurma olduğu belli. fg ne kininiz olabilir ancak iftira atmayınız . bugün 160 devlette allahın adını anan insanlara rahmetli erbakan hocamızın adını kullanarak iftira atıyorsunuz.bizim bildiğimiz ne erbakan hocanın nede fethullah hocanın üslubu değil anlattıkların . kendi fikrini kendi adınla yaz erbakan hocamızı (allah rahmet etsin) karıştırma .

Avatar
İBRAHİM TURAN 2014-11-26 16:13:01

ki̇nleri̇ var çünkü onlarin düşündükleri̇ni̇ fetüllah gülen hoca gerçekleşti̇rdi̇. karin ağrilari ondan. baksaniza i̇srai̇l uşaği dedi̇kleri̇ tayyi̇p erdoganla bi̇r olmuş fetullah hocaya saldiriyorlar. allah islah etsi̇n.

banner90